Altın, gümüş, bakır ve mücevherin değeri sadece bugünün değil, binlerce yıl öncesinin de vazgeçilmez gerçeğiydi. Anadolu toprakları, tarih boyunca değerli madenlerin ticaret merkezi oldu. Bu geçmişin en parlak sayfalarından biri ise Asur Ticaret Kolonileri Çağı (MÖ 1950 – MÖ 1750) olarak bilinir.
Asur Ticaret Kolonileri Çağı Nedir?
Bu dönem, Mezopotamya’daki Asur tüccarlarının, Anadolu’ya gelerek ticaret kolonileri kurduğu ve büyük bir ticaret ağı oluşturduğu çağdır. Kayseri bulunan Kültepe-Kaniş Karumu, bu ticaretin en önemli merkezlerinden biriydi. Burada yapılan kazılarda ortaya çıkarılan binlerce çivi yazılı tablet, dönemin ticaret hayatına ışık tutuyor.
Neler Ticaret Konusuydu?
Asurlu tüccarlar ile Anadolu halkı arasında değerli bir değişim vardı:
Altın ve gümüş, Anadolu’da hem süs eşyası hem de zenginlik göstergesi olarak kullanılıyordu. Bakır ise kalayla birleşerek tunç üretiminin temelini oluşturuyordu.
Asurlular sadece ticaret yapmadı, Anadolu’ya aynı zamanda (çivi) yazısını getirdi. Bu sayede Anadolu yazılı tarih dönemine girmiş oldu.
Kültepe tabletlerinde;
Bu belgeler, o dönemde ticaretin ne kadar gelişmiş ve kurallı olduğunu gösteriyor.
Sarrafiye ve mücevheratın değeri, binlerce yıldır değişmedi. Asur tüccarlarının 4000 yıl önce yaptığı anlaşmalar, bugünkü kuyumculuk sektörünün kökleri gibi görülebilir. Geçmişten bugüne uzanan bu miras, altının neden hâlâ en güvenilir yatırım ve en özel hediye olduğunu bize hatırlatıyor.